İlaç sanayinin ürünlerini
hastalara ulaştırma kanalları ve koşulları, yasa ve
yönetmeliklerde belirlenmiştir. Bu çerçevede, ilaç, doğrudan
üreticiden tüketiciye satılamaz. Üreticiler, ürünlerini,
ecza depoları ve eczaneler aracılığıyla ya da yatarak
tedavilerde, hastaneler aracılığıyla tüketiciye
ulaştırırlar.
Bilindiği üzere, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşme Kanunu, 1 Ocak 2003 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. Buna göre, Millî Savunma Bakanlığı,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve
üniversite hastanelerinde ilacın temininde bu kanun
hükümleri uygulanmaktadır.
Kamu alımlarında standardizasyonu sağlamak ve tasarruf
yapmak amacıyla çıkarılan Kamu İhale Kanunu uyarınca,
üretici ve ithalatçı firmalar SSK’ya iki kanaldan mal
satabilmektedirler; ya açılan ihalelere kendileri girmekte
ya da ecza depoları vasıtasıyla ihalelere katılmaktadırlar.
Kamu İhale Kanunu’nun SSK alımlarında uygulanmaya başlaması
ile her SSK ünitesi yatak kapasitesi ve ilaç tüketimine göre
farklı limitlerde ihale açabilmektedir.
Eğer firma ihalelere kendi girmek isterse, bürokratik
işlemlerle uğraşmak ve büyük ihalelerde teminat mektupları
vermek durumunda kalmakta ve sattığı ürünün bedelini
Kurumdan gecikmeli olarak tahsil edebilmektedir.
Firma bir depo kanalı ile ihaleye girdiği taktirde, tüm bu
bürokratik işlemleri depo yapmakta ve firma ürünün bedelini
depodan tahsil etmektedir. Depolar, bu faaliyetleri
karşılığında, verilen ürün bedeli üzerinden komisyon
almaktadırlar.
Firmalar, ihalelere katılım aşamasında karşılaştıkları
zorluklar ve geri ödemelerinin çok gecikmesi nedeniyle,
genelde depolar kanalı ile ihaleye girmektedir.
İnsan sağlığını doğrudan ilgilendiren bir ürün olması
nedeniyle ilacın kamunun diğer alımları ile aynı kapsam
içinde değerlendirilmesi, hem sağlık kuruluşlarımızı, hem
hastalarımızı, hem de endüstrimizi telafisi mümkün olmayan
kayıplarla karşı karşıya bırakabilecektir.
Günümüz itibariyle ülkemizde piyasadaki ürün adedi 4.800’e
ulaşmıştır. İlaç tüketiminin bölgelere, mevsimlere ve
koşullara göre farklılaştığı ve hastalık trendlerinin
değiştiği dikkate alındığında, ilaca ne zaman ve ne miktarda
ihtiyaç duyulacağının belirlenmesi mümkün değildir.
İlaç alımları, Kanunun 66. maddesi uyarınca aynı kanunun 3.
maddesinde ifade edilen istisnalar kapsamına alınmalıdır.
İlaç alımlarının kapsam dışına alınması ile;
• İhtiyacın üzerinde alımlar önlenecek,
• İhtiyacın üzerinde alınan ürünlerin süresinin geçme riski
ortadan kalkacak,
• Kesintisiz ilaç temini sağlanacaktır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı kamuoyuna yaptığı
açıklamalarda, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalıları gibi,
SSK’lıların da ilaçlarını serbest eczanelerden temin
etmeleri için sektör temsilcileri ile görüşmelerin sürdüğünü
söyledi. Üreticiler olarak siz nasıl bir çözüm
öneriyorsunuz?
Bilindiği gibi SSK hastanelerindeki sorunların çözülerek
daha rasyonel ve çağdaş bir hizmet verilebilmesi için;
"SSK’lı hastaların devlet hastanelerinin hizmet sunumundan
yararlanması" yönünde hükümet olarak bir karar alınmış ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı
arasında bu konuda bir protokol imzalanmıştır. Buna göre;
2004 yılı başından itibaren daha önce muayeneleri yalnızca
SSK ünitelerinde yapılan hastalar, sağlık ocağı ve devlet
hastanesi gibi kurumlarda muayene olabilmektedirler.
SSK’lı hastaların, Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumların
sağlık hizmetlerinden yararlanmaları projesi kapsamında,
ayakta tedavilerde düzenlenecek SSK reçetelerindeki
ilaçların serbest eczanelerden temin edilmesi için SSK,
sektörden iskonto talebinde bulunmuştur.
Bugüne kadar üzerine düşen tüm sorumlulukları özveriyle
yerine getirmeye çalışan İEİS üyeleri bu öneriyi de olumlu
karşılamış, uygulama konusunda yardımcı olmak amacıyla
kısıtlı imkânları dahilinde tüm tarafların (üreticiler,
depocular ve eczacılar) katılımıyla iskonto vereceklerini
belirtmiştir.
Sendikamız, bu projeye sosyal yararları açısından bakmakta
ve uygulamanın sağlık sisteminde aksayan tarafların
düzeltilmesi yönünde önemli bir adım olduğu kanısını
taşımaktadır.
SSK’da zincir eczanelerin olmasının "piyasa ekonomisi" ve
"rekabet hukuku" açısından haksız bir ortam yarattığı
söyleniyor. Sektör yeniden yapılanırken SSK’da ayakta tedavi
gören hastaların serbest eczaneden ilacını almaları ülke
ekonomisine ve topluma nasıl bir katma değer yaratır?
Vatandaşa verilen hizmetin kalitesi artar mı?
SSK’nın, nüfusun yoğun olduğu bölgelerdeki kurumlarında 24
saat açık olan yeni eczaneler kurulmasına ve varolan
eczanelerin de aktif hale getirilmesine yönelik projesi
bulunmaktadır. Tüm illeri kapsayan zincir eczane projesi,
yeni eczacı istihdamı ile personel giderleri olmak üzere,
çeşitli işletme giderleri anlamına gelmektedir ve SSK’nın
harcamalarını artırıcı bir unsur olarak değerlendirilebilir.
SSK reçetelerinin serbest eczanelerden karşılanması ile SSK
eczanelerindeki yığılmalar önlenecek ve hastalar bir yandan
ilacın kullanımında eczacının bilgisinden daha verimli
olarak yararlanabilirken, diğer yandan da ilaçlarına daha
kolay ulaşabilir hale gelecekler. Dolayısıyla SSK’lı
hastaların, diğer sosyal güvenlik kurumları mensuplarının
statüsüne kavuşmasıyla, sağlıkta eşitlik ilkesi sağlanmış
olacaktır.
Diğer yandan, ilaçların serbest eczanelerden temin
edilebilmesi ile ecza depolarının ve eczanelerin ticaret
hacminin artması beklenmektedir.
Teşekkür ederiz. Eklemek istediğiniz başka görüş var mı?
Günümüzde sosyal devlet olmanın en belirgin vasfı, sağlık ve
eğitim alanında dengeli, eşit, etkin, verimli ve ucuz hizmet
sunulmasıdır. Sağlık hizmetlerini iyileştirme, geliştirme
çalışmaları sadece ülkemizde değil, tüm dünyada gündemde yer
alan konuların başında gelmektedir. Bu çalışmaların amacı,
gelir düzeyine ve sosyal statüsüne bağlı olmaksızın ihtiyacı
olan herkese yüksek kalitede ve etkin tedavi imkânlarını
sağlamaktır.
Tüm ülkelerde, ilaç sektörünün en önemli alıcısı, ülkelerin
Sağlık Sigorta Sistemleri’dir. Kamu otoritesi sağlık
hizmetlerinin sunumunda, hangi ilacın geri ödeme kapsamına
alınacağını belirlerken, ilacın arz ve talep dengesini de
büyük oranda etkilemektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumları’nın ilaç ödemelerinin gecikmesi ve
rasyonel olmayan ayrı alım sistemleri uygulanmasından doğan
karışıklık, bugün ilaç sektörünün en önemli sorunlarından
birisini oluşturmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemindeki mevcut çoklu yapının, tek
kuruluştan oluşacak bir sisteme dönüştürülmesi ya da üç
kuruluşun tek bir otoriteye bağlanması gibi alternatif
çözümlerle sosyal güvenlik hak ve uygulamalarında norm ve
standart birliğinin sağlanmasını, kurumlardaki mali
hareketliliğin ve pozisyonun izlenmesini ve ortak veri
tabanı oluşturulmasını bekliyoruz.
Blogged with Flock